featured-image-1730
media-bitmeyen-sevda-chapa

Bir Cüt Sözüm Var
Değerli  takipçilerimiz, can dostlar; bu günkü geçmişe yolculuğumuz seneyhli yıllarımıza.
Öncelikle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum ve yolculuğumuz başlıyor.
SENEYH (Su testisi)

Geçmişte evlerin içme suyunu en iyi ve sağlıklı şekilde saklama kaplarıydı.
Çeşit çeşit büyüklüklerde olanları hem su depolama hem de günlük su ihtiyacını gidermede kullanılıyordu.
Su testileri suyu sadece serin tutmakla kalmayıp aynı zamanda filitre görevi yapan gözenekleri tarafından arındırıyordu.

* * *

Seneyh deyince akla ilk gelen mahallelerdeki ve köylerdeki çeşme başı sohbetleridir.
Sevgi, muhabbet; günlük haberler, dedikodular da ayak üstü çeşme başı sohbetlerinde yapılırdı.
Ayrıca kızlar için evden çıkma bahanesi olurdu.

Tarlada sıcak güneş altında çalışan emektar insanların serin su içme ihtiyacını karşılıyordu.
İçine du doldurulan seneyhlerin kulplarına ip bağlanarak su kuyularına sarkıtılıp soğuması sağlanır ve tarlada çalışanlara ilaç gibi gelirdi.

(Tahminime göre Iğdır ile Tuzluca arasındaki kırmızı topraktan yapılıp fırınlanan seneyhler suyu oldukça serin tutardı).
Iğdır’daki seneyhçilerimiz YUNUS ÇALIŞIR amca ve kardeşleri herkesin ihtiyacı olan seneyhleri imal eder, Iğdır dışına da satarlardı.

Ölenlere Allah’tan rahmet kalanlara sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
Büyükten Küçüğe herkesin bildiğini sandığım, dünümüzün su saklama kapları olup; türkülerimize, şiirlerimize, güzel hikayelerimize konu olan SENEYH günümüzde de aksesuar olarak, evlerimizdeki özel köşelerimize, lokanta, restoran, pastane gibi mekanlarımıza da ayrı bir hava, ayrı bir güzellik vermektedir.

* * *

Kızlar için evden çıkma bahanesi olurdu; aynı şekilde köy delikanlıları da sevdikleri kızları çeşme başında görüp konuşur veya beğendikleri kızlarla, konuşma fırsatı bulmaya çalışırlardı.

Bu arada aracıları da yabana atmamak lazımdı; ellerinden gelip güçlerinin yettiği kadarıyla ortam yaratmaya çalışır, tesadüf havası verilerek zemin hazırlarlardı.

Akşamın serini oldu mu kızlar, önceden kararlaştırdıkları gibi bir kaç arkadaş birlikte köy çeşmesinden su almaya giderlerdi.

Bunun için de seneyhin (su testisi) boş olması gerekirdi, yoksa anneden, veya büyük anneden izin almak o kadar kolay olmazdı.

* * *

Zübeyde evde dönüp duruyor; her halinden bir şeyler söylemek isteyip de söyleyemediği belli oluyordu.
Annesi Nergiz xala;

Ay gız ne fırnıxıp durursan, say saldım neçe defe hayat yapısına gettin geldin.
Anaaa! Gızlar suya gidecehler, bizim de seneyh boşalıp mende gediimm?
Ne tez boşaldı, sabahnan doluydu?
Bilmirem ki; dibinde bir parç su ancax galıp.
Ev eşih tökülüp gedir, buraları yığışdır, soyra gedersen.
Anaaa Vallah gelende hammısını yapacam, sen gedip Fatma xalaynan söypet eliyersen.
Az söypet zamanıdıı ?

Bir yığın paltar tökülüp galıp, onnarı yuyacam.
Paltarlara da yardım eliyecem, gediimm? Gülümser’in dayısının gızı İstanbul’dan gelip, onu da görerem.
Biyy meni abırdan saldın ha; di gax get, yubanasan gırciğhleriyi yolup, yele vererem.
Gedip suyu doldurup, gelecih da.

Heç kesin alına şalına garışma, başı aşşağı gedin gelin!
Ele bilki tezze suya gedirem, ha.

Az danış tez get, gel, böyün yuxumu garışdırmışam!
Allah xeyire çıxartsın, ay ana; ele her gün sen yuxuyu garışdırırsaan?
Nakgalığ eleme, gedesense get gel!
(Nakgal: boşboğaz )

Zübeyde sevinçle seneyini aldığı gibi kapıya yönelir.
Tabiiki annesi kontrol eder korkusuyla, önceden seneyin suyunu boşaltmıştır.
Köyün delikanlısı Sabri uzaktan uzağa Zübeydeyi gözetlemektedir (Bizim deyimimizle göz altı eliyip).
Zübeyde ilgisiz gibi görünse de, içten içe Sabriyi takip etmiyor da değil.
Zübeyde’nin çeşme bahanesi de bu yüzdendir.
Kızlarla yolda buluşup; diye güle çeşmenin yolunu tutarlar.

O gün çeşme başı oldukça kalabalıktır.Köyün diğer delikanlısı Ahmet de Zübeyde’nin arkadaşı Gülümser’e aşıktır.
Kaç defa istemeğe gitseler de; Gülümser’in babası Nuh diyor, peygamber demiyor.
Çeşitli bahanelerle, Ahmet’in ailesini geriye çeviriyor.
Kızlar çeşmeden seneyhlerini doldurup eve doğru yönelirken, Sabri hızla gelip Gülümser’in elindeki seneği kaptığı gibi atıp kırar.

Arkasından bir bağrışma başlar.
Neye uğradığını şaşıran Gülümser durduğu yerde donup, kalır.
Çevredekiler;
Baaa, Sabri Gülümseri gaçırttı.
Ay gız niye dönüp galıpsan, seni gaçırttı.
Gülümser şok içerisinde baka kalır.
Köye gezmeye gelen Gülümserin kuzeni Narin şaşkınlık içinde;
Testi kırmakla kız mı kaçırılır?

Bizim burda beledi, Narin can, bura İstanbul’a oxşaamaz.
(O zamanlar sehryh (testi) kırmak, kızın baş örtüsünü kaçırmak, elinden, kolundan tutup çekmek yada sürüklemek, kız kaçırma sayılıyordu)

Zübeyde ise ne yapacağını şaşırır.
Bir taraftan annesinden yiyeceği azarı düşünür, diğer taraftan arkadaşı Gülümser’e nasıl yardım edeceğini.
Bu arada Gülümser ilk şoku atlatmış ve titreyerek ağlamaya başlamıştır.
Yeğeni Narin Gülümser’i teselli etmeye çalışır ama nafile.

Olayı duyan Gülümser’in annesi ve halası da koşarak gelirler.
Bu köyde günlerce konuşulacak bir olay olsa da o zamanın şartlarına göre köyün ileri gelenleri toplanıp araya girerek olayı tatlıya bağlarlar.

* * *

Maalesef o zamanlarda yukarıda yazdığım ve dile getirdiğim’ seneyh ‘ kırma gibi olaylar; kızın adı çıktı diye evlendirilmesine sebep oluyordu.

Affınıza sığınarak, yeni bir konu başlığıyla bu olayları dile getirmek istiyorum.
Ayrıca kültürümüzde; ölen çiftlerden geriye kalanın tekrar evlenmesi durumunda, ölenin mezarında dolu bir ‘seneyh‘ kırdıklarını hatırlıyorum.

Çocukken büyükler konuşurken duymuş bir anlam verememiştim; daha sonralarda akşam karanlık bastırmak üzere ilken su dolu seneyhle birlikte mezarlığa gittiklerini de hayal meyal hatırlıyorum.

Can dostlar SENEYH (testi) üzerine bazı hatırlatmalar yapmak istedim konu yine uzadı, affınıza sığınıyorum.
Kültürümüzde büyük bir yer tutan, geçmişin ihtiyacı günümüzün aksesuarı olmakla beraber, hala su kabı olarak da kullanılan seneyh ve daha geniş ağızlı ve iki kulplu olan çömlek (bizdeki tabiri çölmek) bazı yörelerde tandır kebabı- testi kebabı yapımında da kullanılıyor.

Çömlek; Iğdırımızda da tandırlı yıllarımızda çeşitli yemeklerin hazırlanıp tandır ateşinde lezzetine lezzet katılarak pişirilmesine vesile olurdu.

Değerli eçço meçço takipçilerimiz ve can dostlar, ağızlarınızın tadı, yuvalarınızın mutluluğu ve huzuru hiç eksilmesin.

Sağlık ve güzellikler diliyor, su kadar aziz olun diyorum.

Saygı ve sevgilerimle
Nermin Arslan Yangın

media-bitmeyen-sevda-chapa

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Haberler