Lobicilik, hükûmetler tarafından verilen kararları etkileme çalışmasıdır. Bu çalışmalar kanun koyucuları ve memurları etkilemeye yönelik her türlü faaliyeti kapsar. Faaliyetler organize gruplar tarafından ya da Kanun koyucular ve memurlar arasındaki gruplar yönelik çalışmaları kapsar.

Her nedense 100 yıllık cumhuriyet Tarihinde Türkiye ve 33 yıla yakın Cumhuriyet Tarihinde Azerbaycan maalesef başaramamıştır.

Peki Lobi işi zor ve meşakkatli bir iş mi? Hayır, Dünyanın bir çok ülkesinin yıllardan beri yaptığı, hatta uluslar arası kurum ve kuruluşların bu işi bir resmi, vacipli bir çalışma olarak kabul edip kuruluşlarında bu iş kabul ettikleri bir gerçektir.

Genel anlamında ve yapılma biçiminde biraz kanunsuz ve sınırsız olduğu ne kadar gerçek ise, yapılma zorunluğu da o kadar vacip ve gerekli olduğundan, şu an Dünya uluslararası teşkilatların hepsinde bir çalışma olarak yerini almakta.

Daha açık anlatmaya çalışırsak, yapılan uluslararası toplantılarda, alınacak kararları doğru veya yanlış yoldan atkileme çalışmasının adıdır LOBİ.

Dünya siyasetinde bunu en çok kullanan ülkeler sırası ile şöyledir;

Lobi derken öncelikle akla ilk gelen iki devlet mevcut, bunlar İsrail ve Ermeni lobi çalışmaları. Yıllık milyonlarca Dolar bütçe ile iş yapan bu Lobi faliyetleri başarı şanslarıda neredeyse %100 oranında.

İsrail Lobi işinde Kendi Haklı soykırımı anlatım ve haklarını koruma amaçlı kullanıyorken, Ermeni Lobisi haksız toprak talepleri ve asılsız soykırım idealarıyla Dünya siyaseti üzerinde baskı kurmayı başarmışlardır.

Türkiye ve Azerbaycan ise, Lobi işinde başarısız olduklarını kabul etme yerine, bunu Din faktörüne bağlayıp, Dünya siyasi Arenasında puan kayıp etmelerinin tek suçlusunun Din faktörünün olduğunu ve Avrupa’nın, bizi Dinimizden dolayı anlayamadığı, kabullenmediği mantıkı üzerinden bakmakta.

Bu gün Hocalı anma yıl dönümünde de, görüldüğü gibi biz olayı ancak kendi bünyemizde hatırlayı, anıp, paylaşıp ve bununla yetindiğimiz için 31 yıldır Dünya ya, bunu bir türlü kabul ettirememişiz.

Artık bir an önce Dünya’nın, kabul ettiği yöntemleri kullanmak zorundayız ve bunun başka bir yolu yok.