Şuşa Ziyaretim Ardından ( Düşüncelerim)
Tam 42 Yıl Avrupa da, uğrunda mücadele ettim, yüzlerce miting, sayısız makale ve de bir kitap yazdım, Karabağ için Avrupa’nın Merkezi Brüksel de, ne gerekirse yaptık, Avrupa’ya ve Dünya ya bu kanunsuz işgali defalarca anlattık, doğruları yazdık ve hakikate bir nebze olsun Avrupalıyı inandıra bildik.
Derken Topraklarımız işgalden 44 günlük bir zafer neticesinde azat olundu, herkes, Şuşa da zafer çığlıkları attı, herkes derken, bizden başka neredeyse herkes Şuşayı ziyaret etti.
Herkes bir yeri ziyaret edebilir, ancak herkes o yerde her şeyi his edemez, aynı duygu ile yürüyemez o yerin sokaklarında, herkes aynı şeyleri yazamaz o yer hakkında.
Ben belki de en soncusuydum o toprakları ziyaret eden!
Benim ziyaretim 13 Mart Tarihine denk geldi, ziyaretime sebep hiç de benim yıllarca mücadele verdiğim bir alanın çerçevesinde değildi ama o duyguları yaşamakta buna engel değildi.
Ziyaretime ev sahipliği yapan İşgalden kurtuluşundan sonra, o Topraklara 37 günlük kısa bir sürede, tüm doğa ve alanın ağır şartlarına rağmen, Şuşaya elektrik ulaştıran ve hayatın yeniden başlamasına sebep olan, Azerişık teşkilatının, bu Kutsal şehirde düzenlediği Uluslar arası bir konferans sebep olmuştu.
Aslında derinden bakarsanız pek de farklı bir iş alanı değil bizim Şuşa’yı ziyaretimize sebep olan mevzu!
Biz Yıllarca Avrupa da, bu topraklar yeniden kendi gerçek sahiplerine yeniden kavuşsun diye mücadele etmiştik, Azerişık ise, orada o yerin gerçek sahiplerinin, arada yeniden yaşamasına imkan yaratmak için çalışmışlardı.
Konferans çok uğurlu ve hedeflerine uygun gerçekleşti ve bizim bu konferansta söz hakkımız doğdu, bize o duyguları o topraklarda dile getirme imkanı sunuldu, öncelikle buna sebep olan başta değerli Kardeşim Şahin Hüseyinov olmakla, bu daveti yapıp bizi onurlandıran, Azerişık kurumunun rehberi Değerli Vüqar Ehmedova ve Tüm emeği geçen personeline yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Şuşa ya, gelince Bence Türk Dünyasının gerçekten Başkenti olmaya laik bir Tarihi birikime sahip ve her yeri kutsalmış gibi geliyor insana.
O medreselerin Tarihi dokusu, kendisinin Karabağ bölgesinde ki, konumu ve Cıdır düzünde yapılan o çetin mücadelenin anısı çok derin görünmekte Cıdır düzünün her bir karışında.
Bölge çok acı çekmiş, 30 yıl esaret o toprakları çok yıpratmış, değim yerinde ise, taş üstün de, taş kalmamış.
Hayatı sonlandırmaya çalışmışlar tam 30 yıl boyunca, ancak başaramamışlar, toprak kendini koruya bilmiş, bütün yapılanlara karşı, kendisini ve Tarihini koruya bilmiş.
Ta ki, son kurtuluş gününe kadar, Şuşa yeniden yaşamaya başlamış, yıkılan taşlar yeniden yerine konmaya çalışmış, hayat tekrardan başlıyor.
Ve Yabancı misafirlerin, Şuşa hakkında söyledikleri o güzel ve önemli sözler, Şuşanın Tarihine yaptıkları o güzel atıflar, beni Şuşa’nın geleceği için umutlandırdı.
En önemlisi onların kendi gözleri ile, Şuşa da yapılan 30 yıllık Vandalizm’in gerçekleri! Ben onların bu gördüklerini hiç unutmayacaklarına eminim.
Hankendinde görüşmek üzere, Hoşça kalın!
<!– Google tag (gtag.js) –> <script async src=”https://www.googletagmanager.com/gtag/js?id=G-L7C4WBSWGN”></script> <script> window.dataLayer = window.dataLayer || []; function gtag(){dataLayer.push(arguments);} gtag(‘js’, new Date()); gtag(‘config’, ‘G-L7C4WBSWGN’); </script>